23 Eylül 2012 Pazar

Herşey böyle başladı...

Önceden ben de bisikletin sadece çocuklara alınan bir karne hediyesi olduğunu düşünenlerdendim. Ta ki İstanbul'a gelip, Büyükada'da bisiklet gruplarını görüp heyecanlanana kadar. Hemen bisiklet kiraladım o gün, hiç unutmuyorum kıçım acıyana kadar bisiklete binmiştim. Ama tadı damağımda kalmıştı. Artık bisiklet eşittir özgürlük diyordum.

Sonra çok sevdiğim ve ne zaman bir karar vermem gerekse, o olsa nasıl davranırdı dediğim abim bir iş gezisi için İstanbul'a gelmişti (aslında eniştem ama ben ona abi diyorum). Yanında olduğunuz her an ondan bir şeyler öğrenebilirsiniz. Bisiklete binmek istediğimi ve bunu geliştirmek istediğimi kendisine açtım. Çok güzel bir fikir olduğunu söyledi ve aynı gün gidip bir bisiklet aldık. Kendimi 10 yaşında, karnesini yeni almış, bütün notları pekiyi olan bir çocuk gibi hissediyordum. 

Ertesi gün kendi bisikletime binmeye başladım. Bunu daha uzun süreli yapmalıyım diye düşündüm ve birlikte binebileceğim arkadaşlar aramaya koyulduk. Internette "Pedal Sesi" diye bir grup bulduk, ilgili kişi de "Mert ARSAN" adında bir kişiydi. İstanbul Anadolu yakasında bisiklete biniyorsanız mutlaka tanırsınız. Onunla birlikte bir çok turlara katılmaya başladım ve bisiklet becerimi ve performansımı iyice geliştirdim. Artık 50 - 60 km.lik turlar bana yetmemeye başladı. Bisiklet benim için artık bir tutku olmuştu ve bir astım hastası olarak bunu yapabilmenin nasıl bir duygu olduğunu sizlere anlatmam mümkün değil. 



Sonra bir gün İstanbul'dan doğup büyüdüğüm yer olan Zonguldak'a bisikletimle gitmeye karar verdim ve konuyu Mert'e açtım. Onun "tamam, gidelim" demesi üzerine planlamayı yaptık ve heyecan başladı. Yola koyulduk ve 2 günde 350 km yolu tamamladık. Benim için muhteşem bir tecrübeydi. 


Daha sonra bir bisiklet takımı ile lisanslı olarak yoluma devam ettim, yol ve yarış bisiklet takımıydı. 




Artık bisiklet gezilerimi fotoğraf ve videolar kanalı ile sizlerle burada paylaşmak istiyorum. Kim bilir belki bir gün sizler de bisiklete binmeye karar verirsiniz ve yollarda karşılaşabiliriz. 

Unutmadan bu blog da yine her zamanki gibi abimin fikriydi... :) 

9 yorum:

  1. Çok ilham veren bir başarı hikayesi :)
    Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  2. Teşekkürler Heyfi. Ayrıca ilk aldığim yorumdu, sevgiler... :)

    YanıtlaSil
  3. Aramıza katılan yeni bir blog!
    Hoş geldiniz:)
    Çok da güzel yazmışsınız, keyifle okudum.
    Not: Ben de Kdz.Ereğli doğumluyum:)

    YanıtlaSil
  4. Ayrıca kelime doğrulaması var, kaldırırsanız iyi olur. Yorum yazanlara kolaylık olur:)

    YanıtlaSil
  5. Teşekkürler Semi. Hemşehri olmamıza sevindim. Bu arada uyarın için teşekkürler, kelime doğrulamasını kaldırdım...

    YanıtlaSil
  6. Kelime doğrulaması olmadığına göre zevkle yorumlarım:)

    YanıtlaSil
  7. : ) Bisiklet sevdalısı olarak hoşgeldin diyorum. Yazacaklarını merakla bekliyorum.

    YanıtlaSil
  8. bisiklet,bir kelime ...nerelere gittim ...bana bisiklet almadılar,babanın vardı,dışarlara çıkmadı günlerde banyoda dururdu(bisiklet),ister inanmayın ben banyoda bisiklette durmayı öğrendim...sonra sokakta çocukların bisikletlere yalvara,yakara binerdim,evdekini kimse yokken kaçırırdım,12 yaşında taşlık,dik aşağı bisikletten gittim geldim azrail amcanın yanına ,freni tutmayan bisiklet vermişler,korkmuşlar,kaçmışlar,beni kurtaran 40 gün sonra ölmüş.
    35 sene belki oldu bisiklete binmeyeli ama o rüzgarın sesi,o özgürlük duygusu asla unutulmaz ....

    YanıtlaSil
  9. Mazes mesajına ve hikayene bayıldım, muhteşem. Bende ilk bindiğim zaman bir kömürlüğün üzerinden uçmuştum, onun da freni tutmuyordu. Fakat dediğin gibi o rüzgarın sesi ve özgürlük duygusu bana bisikleti bıraktırmadı, bir çok kazam olmasına rağmen. Bu arada ablam Heyyfi senden çok bahsediyor, seni çok seviyor tanıştığımıza çok sevindim ... :)

    YanıtlaSil